Aile terapisi aile içindeki acılarla ilgilenir ve yaraları iyileştirir. Hepimiz hayata kan bağımız olsun olmasın bir aile içinde başlarız. Ve içine doğduğumuz aile yaşamımızın ilk gününden son nefesimize dek hayatımızın her alanını etkiler.
Ailemiz kim olduğumuzu, kim olacağımızı iyi ya da kötü yönde etkileyebilir. Dilimizi, alışkanlıklarımızı, göreneklerimizi, ritüellerimizi, etrafımızdaki dünyayı nasıl gözlemleyip inceleyeceğimizi ailemizden öğreniriz. Ayrıca nasıl seveceğimizi ailede öğreniriz. İlk ilişkilerimizi aile içinde kurarız ve bu önemli ilişkilerden başkalarıyla nasıl etkileşime gireceğimizi öğreniriz.
Sağlıklı ilişkileri olan sağlıklı bir aileye doğarsak sağlıklı ilişki sürdürmeyi öğreniriz. Ancak işlevini yerine getiremeyen, bağlanmak için çatışan bir aileye doğarsak biz de bağlanmak için çatışmalı ilişkiler yaşayabiliriz. Böyle bir ailede doğmuş olmak şanssızlık olsa da, değişmez bir durum değildir. Hemen hemen tüm aileler zaman zaman çatışma yaşayabilirse de çoğu bütünlüğünü ve mutluluğunu zamanla korur.
Aile terapisi sağlıklı, işlevini yerine getiren aile gelişimi için bir yöntem önerir. Ailenin sağlığını ya da işlevini etkileyen belirli soruna odaklanır. Aileye zor zamanlarında eşlik edebilir, geçiş dönemlerinde ya da aile üyelerinden birinde davranışsal-ruhsal ya da herhangi bir sağlık sorunu olduğunda yardımcı olabilir. Aile terapisi bireyin sorunlarına aile yapısı içinde odaklanır, grubun dinamiklerini anlayarak sorunların çözüleceğine inanır. Ailenin yapısı kişinin sorunlarının oluşumunda ve sürdürümünde etkilidir. Aile terapisi yakın ilişkide olan kişilerin birbirine yardım etmesini sağlar.
Aile üyelerinin zorlu düşünce ve duygularını güvenli bir biçimde araştırma ve söze dökmelerini, birbirlerinin tecrübeleri ve bakış açılarını anlamalarını, birbirlerinin ihtiyaçlarına saygı göstermelerini ve ilişkilerinde-yaşamlarında güçlü yönlerine odaklanarak değişiklikler yapmalarını sağlar. Aile terapisi ile kişiler önemli ilişkilerini anlama ve ileriye taşıma şansı bulur.
Aile terapisi etkinliği çocuklar, ergenler ve erişkinlerde çeşitli bozukluklarda kanıtlanmıştır. Aile terapisi aile üyelerinin her birinin ihtiyaçlarına ve aile içinde birbirleri ile etkileşimlerine odaklanır. Kişilerin güçlü yönleri ve kaynak olarak ilişkilerini kullanır. Aile üzerinde değil aile ile ortaklık içinde çalışır. Farklı aile türleri, ilişkiler, inanç ve kültürlere duyarlıdır. Kişileri güç konularda birlikte konuşturur, tecrübelerini paylaşmalarını ve iyileşmek için destek almalarını sağlar.
Aile terapisi bazı psikiyatrik hastalıklarda özellikle önem kazanır. Şizofreni, bipolar bozukluk, bağımlılıklar, yeme bozuklukları gibi uzun süren, kişinin yaşamının her alanında zorluğa yol açabilen hastalıklarda bireysel tedavilerin aile yaklaşımlarıyla taçlandırılması kişinin hastalıktan etkilenmişliğini en aza indirebilir, aile sisteminin ve diğer aile üyelerinin sağlığına katkıda bulunabilir.
Aile terapisinin kullanıldığı diğer alanlar; diğer Çocuk, ergen ve yetişkin ruhsal hastalıkları, Çocuk ve ergenlerde davranış bozukluğu- okul problemleri, Kronik fiziksel rahatsızlıklar, Yas, kayıp ve travmalar, Duygusal istismar, ihmal ve şiddet, Aile yaşamında değişiklikler (iş değişikliği, taşınma vb.), Ebeveynlik becerileri, Üvey bireyi bulunan ailelere destek, Psikoseksüel zorluklar, Evlat edinme, üvey ebeveyn/çocuk ilişkileri, Kendine zarar verici davranış, Travma sonrası çocuklara, gençlere ve yetişkinlere destek, Göç eden ailelere destek, İş stresi, Ekonomik problemler sayılabilir.
İlişkilerle ilgili inançlarımızı bir gözden gözden geçirsek “…. ve sonsuza dek mutlu oldular” gibi masallara özgü yaygın yanlış inançlarla karşılaşırız. Evlilik, hatta yakın arkadaşlıklarımız için dahi sanki basit, kolayca bağlanacağımız, çatışma yaşamayacağımız pür mutluluk içerecek ilişkiler olacağı beklentisi taşırız. Tabiî ki gerçekler böyle değildir.
Evlilikte temel nokta mutluluk değildir, birlikte büyümek, emek vererek ilişkiyi güzelleştirmektir. Ve bu bütün kişilerarası ilişkiler için de geçerlidir.
Oysa çocukluk, ergenlik hatta erken erişkinlik dönemlerimizde dahi ilişkilerin nasıl yürüdüğü hakkındaki bilimsel bilgilerden asla söz edilmez. Bağlanma teorisi, aile sistemleri, insan gelişimi ya da iletişim konularında psikoloji dersi almış olsanız dahi, sıradan insanlar olarak hayatınızdaki ilişkilerde başarıyı nasıl yakalayabileceğinize dair bir eğitim asla alamazsınız.
Yaşamamız boyunca ne kadar çok kişiyle karşılaşacağınızı, arkadaş olacağınızı, çalışacağınızı, hatta âşık olacağınız gerçeğini de göz önüne alırsanız ilişkiler konusunda bilgi sahibi olmanız hayatta kalmak için olmazsa olmazlarınızdan olmalıdır. Bilimsel çalışmalarda da destekleyici ilişkilerin, duygusal desteğin varlığının uzun ömürle ilişkisi gösterilmiştir. İlişkiler envanterimizin dolu olduğu duygusu verir, geleceğimize güvenle bakmamızı, başımıza gelebileceklerden korkmamamızı sağlar.
Çift terapisinden geçmedikçe (ya da bir çift terapisti değilseniz) ilişkilerin gerçekte nasıl yürüdüğünü öğrenmemişsinizdir. Kimse size konuşmaya yumuşak giriş yapmayı önermemiştir, nedenini anlatmamıştır. İhtiyaçlarınızı net, eleştiri suçlama içermeyen olumlu bir dil kullanarak dile getirmenin anlaşmayı sağlayacağını söylememiştir. İşte ilişki terapisi tüm bunlara odaklanır.
Hararetli bir tartışmaya girdiğinizde fizyolojik olarak da heyecan yaşarsınız, stres hormonlarınız devreye girer, kalp hızınız artar, vücudunuzda savaş ya da kaç tepkisi doğar. Rasyonel düşünmeniz ya da mantıklı konuşmanız imkansızlaşır. İşler sarpa sarmadan mola alıp sakinleşmelisinizdir. İşte ilişki terapisinde bunları öğrenirsiniz. Empati nedir, nasıl ifade edilir, çekişmeler-çatışmalar nasıl sağlıklı, incitmeden ilişkiyi geliştirecek şekilde ele alınabilir….işte ilişkilerinizde işe yarayabilecek tüm bu becerileri kullanmayı öğrenirsiniz.
İlişkilerde kullanılan bu metod ve yaklaşımlar bilimsel araştırmalardan elde edilmiştir. İlişkilerin nasıl sağlıklı, olumlu, uzun süreli kılınabileceğine dair gerçeklerden oluşur ve öğrenmeniz faydalı olacaktır.
Peki ya da içgüdüleriniz, sezgileriniz? Neden aileniz ya da arkadaşlarınızın yaptığı gibi ilişkilerinizde sadece onlara güvenmeyeseniz? Belki hayatınızda olumlu ilişkilere sahipsiniz, o halde neden sadece bildiklerinizle yetinip öyle devam etmeyesiniz? Eğer işler yeterince iyiyse bu yeterli değil midir? Yaklaşık 80 yıl süren bir boylamsal çalışmada uzun, sağlıklı, mutlu yaşamayı sağlayan en önemli faktör olarak olumlu ilişkiler bulunmuştur. 50’li yaşlarında ilişkilerinden hoşnut olanlar, 80’li yaşlara geldiklerinde en sağlıklı grubu oluşturmuştu. Çalışmaya göre güçlü ve sağlıklı bağlar daha uzun yaşam süresi, daha iyi sağlık durumu, alkol-tütün kullanımının azlığı ile ilişkili idi, bunların yokluğu yalnızlık ise sağlıkta kötüleşmeye yol açıyordu. Yalnızlık sigara hatta alkol kadar ölümcüldür.
“Yakın ilişkiler, para ya da ünden daha çok insanı yaşamı boyunca mutlu kılar, bu bağlar yaşamın hoşnutsuzluklarından kişiyi korur, zihinsel ve fiziksel çöküşü geciktirir ve sosyal sınıf, IQ, ve hatta genlerimizden daha çok uzun ve mutlu yaşamın güçlü yor dayıcısıdırlar”
İyi ilişkiler sağlıklı, mutlu ve uzun yaşamamızı sağlar. Yaşamınızda pozitif, uzun süreli ilişkiler kurmak için ilişkilerin nasıl yürüdüğünü öğrenmelisiniz.
Sadece iyi bir ilişki kurmayı öğrenmek yeterlimidir? İlişkilerin sezgisel olduğunu varsayarız, romantizm ya da bağ kurmanın doğal olmasını varsayarız, sadece kibar ve saygılı olmanın yeterli olacağını sanırız. İşte bu varsayımlarımız “…. ve sonsuza dek mutlu oldular” mitimizle ilişkilidir.
Çift terapisinde öğrenilen teknikler basittir ve aslında sezgisel değildir. Çiftler saygılı, mantıklı davranamayacak kadar öfkeli iken kendilerini ya da kendilerini eleştirilerden korumaya çalışırken anlayışlı ya da kibar olamazlar. Bazense partnerimize karşı olumsuz düşünce ve duygularla dolu iken kasten kindar ya da kaba davranabiliriz.
Fakat olumlu ilişki ve etkileşimler içtenlik ve anlayış gerektirir. Böylece ilişkilerinizde saygılı olabilirsiniz. Kaba, kırıcı olmaktan nasıl kaçınabileceğinizi bilmeniz negatif duygularınızı ilişkinizin olumlu gelişimi için döndürebilmenizi sağlar. İşte böylece ilişki kurmayı öğrenebilirsiniz.
İster partneriniz, ister bir çalışma arkadaşınız, akrabanız ya da dostunuz olsun, ilişkileriniz akışkandır, elbet bir noktaya dek karşıt görüşler ya da anlaşmazlıkları barındırır. Bütün çiftler tartışır. Dost, ebeveyn, kardeş çalışma arkadaşlarınız içinde aynı durum geçerlidir.
Anlaşmazlıklar ufak ya da büyük olsun bütün kişilerarası ilişkilerde ortaya çıkacaktır ve önemli olan bu farklılıkları nasıl olumlu yönetebileceğinizdir ki böylece daha iyi ilişkiler kurabilesiniz.
Daha da önemlisi, çift terapisinde öğreneceğiniz karşındakinin bakış açısını onaylama ve çatışmayı yönetme teknikleri diğer ilişkilerinizde de kullanılabilir.
Ve açıkçası bütün ilişkilerinizde mutlu olamazsınız. Mutluluk değişken ve durumsaldır ve her zaman iyi giden ilişkilerinizde pürüzlerle karşılaşabilirsiniz. Bazı ilişkileriniz size meydan okuyacaktır. Karşılaştığınız kişilerde her zaman kusurlar göreceksiniz ve onlarda sizinkileri fark edecek; fakat kabulü bilmeniz ve bununla çalışabilmeniz uzun süreli ilişkiler kurabilmenin anahtar noktasıdır.
Çift terapisi metodları ile ilişkilerinizde doyum sağlar, birlikte büyüyebilir, birbirinizi daha iyi anlayabilir, empati kurabilirsiniz. Daha geniş açıdan bakarsak daha iyi bir dünya yaratmak ve insanlık ailesinde sevgiyi inşa etmek için ilişkilerin nasıl çalıştığını öğrenmek ve bu bilgiyi tüm yaşam alanlarımızdaki en iyi ilişkileri geliştirmek için kullanmak hepimizin sorumluluğudur.
Çift terapisinin kullanıldığı alanlar arasında; Çocuk, ergen ve yetişkin ruhsal hastalıklar, Çocuk ve ergenlerde davranış bozukluğu ve okul problemleri, Duygusal istismar, ihmal ve şiddet, Ebeveynlik becerileri, Psikoseksüel zorluklar, Çift ilişkileri, Evlilik problemleri ve Boşanma sayılabilir.
Bilgi Almak veya Randevu Talep Etmek için aşağıda bulunan formu kullanabilirsiniz.